3D-printen van elektronica stap dichterbij

 

AMSTERDAM – Door de ontwikkeling van een goedkope en geleidende kunststof, komt de mogelijkheid om thuis elektronica te printen snel dichterbij. 

 

Onderzoekers van de Universiteit van Warwick in Groot Brittannië beschrijven de ontwikkeling en gebruiksmogelijkheden van het door hen ontwikkelde materiaal vandaag in PLOS ONE.

Op dit moment is het mogelijk om met een relatief goedkope 3D-thuisprinter allerlei verschillende objecten te printen. Soms kunnen verschillende kleuren of materialen in een keer geprint worden, maar één object met werkende elektronica printen was tot op heden niet mogelijk.

Daar lijkt nu verandering in te komen: het onderzoeksteam ontwikkelde een materiaal met de naam ‘carbomorph’. Met dit materiaal is het mogelijk elektronische circuits en sensoren als onderdeel van een 3D-structuur te printen.

Circuits

Zo kunnen bijvoorbeeld aanraakgevoelige oppervlakten geprint worden om die vervolgens aan andere elektronische circuits te koppelen.

Tot nu toe is het team erin geslaagd om objecten te printen met geïntegreerde flex- en aanraaksensoren, zoals een gamepad voor spelletjescomputers en een mok die kan vertellen hoe vol die nog is.

Kabels

De volgende stap is het printen van veel complexere structuren en elektronische componenten, tot aan de kabels die de apparaten met de computer verbinden.

Een groot voordeel van 3D-printen van elektronica is dat verbindingen tussen verschillende onderdelen uitgeprint kunnen worden en er geen lijm of soldeer voor nodig is.

Door: NU.nl/Krijn Soeteman

 

İBRAHİM TENEKECİ – İnsanın insana verdiği acı

İnanmış kimseler olarak, itiraf etmek gerekirse, ciddi bir inandırıcılık sorunuyla karşı karşıyayız. Örneğin Filistin konusunda niçin konuşmaktan ve yazmaktan başka bir şey yapmıyor, yapamıyoruz? Elcevap: Her birimizin içinde küçük bir ‘israil’ var da ondan.

İBRAHİM TENEKECİ – İnsanın insana verdiği acı

Ne güzel

Yolcu olmak ne güzel, yürüyebilmek
Dostu sevmek ne güzel, edinebilmek

Ne güzel gözler, görebilmek
Koku, ses, tat almak ne güzel, yare sarılabilmek

Rabb’im ne güzel, Allah’ı bilmek
O’na uymak ne güzel, sığınabilmek

Söz almak ne güzel, okuyabilmek
Hayata söz vermek ne güzel, ne güzel

B.T.

Çagdaş Olmayan Yüz

Okuyana Selam Olsun,

“Dinsin dinsin benim çagdaş olmayan igrenç yüzüm.”

Waterloo’da Bir Dişi Kedi – İsmet Özel

Güzellik göreceli bir vasıf olduğuna göre, kimin güzel kimin çirkin olduğuna belli bir zaman ve yerde yaşayan insanlardan her biri ayrı ayrı karar veriyor demektir. Aynı zaman ve mekanda yaşayan bireylerin güzellik anlayışı da kaba hatlarıyla aynı olduğundan, bir insanın en azından çirkin olup olmadığı üzerinde o zaman ve mekanda yaşayan insanlar anlaşabilirler demektir. İnsanların güzel olarak nitelendirilebilmeleri, en azından çirkin olarak vasıflandırılmamaları için, yaşadığı zaman ve mekanda şart koşulan, kimisi doğuştan kimisi ise sonradan edinilen belli başlı bazı özelliklere sahip olmaları gerekir. Şayet çirkin olarak nitelendiriliyorsa bir kişi, bu sadece çağdaşlarının güzellik kıstaslarına uymadığı anlamına gelir. Yoksa bütün zaman ve mekanlarda o kişinin çirkin olarak kabul edileceği anlamına gelmez. Söz gelimi kilolu olmak çağdaş kıstaslara göre bir çirkinlik belirtisi iken, bundan yaklaşık bir asır önce (hafif) kiloluk bayanda güzelliğin bir belirtisi, erkekte ise güçlü kuvvetli olmaya meyledilirdi.

Çağdaşlarımızın gözünde güzel olabilmek, en azından çirkin görülmemek için onların kıstaslarına uygun bir yüz, vücut, giyim ve davranışlarımızın olması gerekir. Ancak çağdaşlarımızın kıstasları daha çok moda dünyası, yani kapitalist modern dünya tarafından belirlendiğinden, bir müslüman olarak bazen çağdaş olmayan “çirkin” bir “yüze”, yani görünüme sahip olmak daha “güzel” olmak anlamına gelebilir.

Esasında neyin güzel, neyin çirkin olduğuna karar verdirten saiklerle, hayatın nasıl yaşanacağını belirleyen saikler aynıdır. Yani güzellik anlayışımız çağdaş güzellik anlayışıyla aynı ise, yaşam tarzımız da çağdaş yaşam tarzı ile örtüşüyor demektir. Bu ise çağdaşlarımızın bizi güzel olarak nitelendirmesi için her türlü çağdaşlığı yapabilme potansiyeline sahibiz demektir. Yani, çağdaşlarımızca güzelleşirken, dinimizce çirkinleşme ihtimali ile karşı karşıyayız. Bu durumda En Güzel tarafından güzel olarak nitelendirilmek mi daha güzel, yoksa çağdaşlarımızca mı? Bu sorunun yanıtı müslümanlarca çok kolay verilebilir çağımızda, ama cevabın gereğinin uygulanması her yiğidin harcı değilmiş gibi davranılıyor.

U.Y.
Gouda / 8-11-2012